Genel

Otizm nedir?

Merhaba değerli okurlarım. Geçen hafta anne ve baba gözünden otizmle ilgili yazılar okumuştuk. Bugün ise otizm spektrum bozukluğu teşhisi bulunan ve bu teşhise sahip çocuğu da olan Avukat Agony’in gözünden otizme bakacağız.

‘Ben Otizmliyim. Bana 27 yaşındayken Otistik teşhisi konuldu. Şimdi 32 yaşındayım. Ve oğlum da Otizmli. Ama biz oldukça farklı Otizmlileriz. Otizm günümüzde sosyal, iletişimsel ve duyusal zihin fonksiyonları açısından anlaşılıyor. Tüm bunlar doğru olmakla birlikte sayısız bozukluk tanımlaması, Otizmli bireylerin aslında kim oldukları ve neden farklı olduğumuz konusunda yüzeysel bilgilerin ötesine geçmeyi başaramamıştır. Otizmli olmak, beyinle ilgili bir farklılıktır. Dolayısıyla sinir sistemimizdeki bir farklılıktır. Bu yüzden Otizmli bireylerin çoğunluğunun sahip olduğu baskın nöro tipden farklı davranış, düşünme, öğrenme, iletişim özellikleri sergilediklerini görürsünüz.

Otizm günümüzde çoğunluk tarafından bir rahatsızlık ya da hastalık olarak anlaşılıyor. Bir genetik mutasyon olarak görülüyor. Kendi içinde korkulması gereken bir şey. Bu şekilde, patolojik bir vaka olarak görülüyoruz. Otizmli kişilerin kusur ve farklılıklarını ilk siz fark ediyorsunuz. İçeride ne olup bitiyor? Psikolojiden dolayı mı? Psikoloji, otizmi yalnızca kuramsallaştırmıştır. 1943 yılında Otizm diye bir şey ortaya çıktı. Ciddi ihtiyaçları olan Otizmli bireyler, ilk kez Leo Kanner tarafından tanımlandı. Kanner; karmaşık, fiziksel, benzer nitelikte, eş zamanlı nitelikler taşıyan Otizm örnekleriyle ilgileniyor ve tanımlamalar getiriyordu. İletişim kuramayan ya da geleneksel anlamda iletişim kurmayan kişilerle. Hans Asperger ise ciddi anlamda özel ilgi alanlarına konuşabilen otizmliler, “küçük profesörler” üzerine çalışmalar gerçekleştiriyordu. Dolayısıyla spektrum fikri, ilk olarak birbiriyle rekabet içerisinde olan bu iki psikiyatr tarafından ortaya atılmıştır. Yepyeni bir bozukluk söz konusuydu. Lorna Wing, Otizmli kadınlar ve dualistik cinsel kalıpların dışındaki otizmli bireylere ağırlık verip onların da var olduklarını güçlü bir şekilde savunarak 80’li yıllarda bu spektrumu genişletti.

Otizm, yalnızca erkeklere özgü bir psikoz değildi. Ben Otizmi, bir spektrum, doğrusal bir çizgiden ziyade bir küre olarak görüyor ve otizme bütünsel olarak bakıyorum. Otizmli bireyin ihtiyaçları nelerdir? Bu tanıya sahip bireylerin benzer özellikler sergiledikleri ciddi bir rahatsızlık mıdır? Çünkü bu, her şeyi etkileyecektir. Davranışlarını, iletişimlerini, duyu sistemlerini, zihin sağlıklarını Her şeyi etkileyecektir.. Bana göre otizmli olmak; duygusal özelliklerle başlayalım. Çünkü duyusal fonksiyonlar her şeyi etkiler. Ve bizim duyu sistemlerimiz inanılmazdır! Son derece yoğundur.  Gözler, kulaklar, koku, tatma, dokunma, denge… Etrafımızdaki dünyayı böyle algılarız. Tüm bu bilgiler, sinir sistemimiz ve duyularımız vasıtasıyla beynimizi besler. Ve otizmliler, çevreye aşırı derecede duyarlı olabilir. Yani sesler son derece gürültülü gelebilir. Bir kuşun sesini duyduğumda, bana buradaymış gibi gelir. Bir arının sesini duyarsam, sanki burada gibidir. Yani çok sayıda farklı statik renk, ışık ve yanıp sönen küreler görebilirim. Yani son derece duyarlıyım Ve bazı günler, kendimi dahi hissedemeyecek kadar uyuşmuş durumda olabilir. Duyu sistemlerimiz inişli çıkışlı olabilir. Ve bazen, patlayacak kadar aşırı yüklenmiş olabiliriz. Dolayısıyla davranışlarımız başkalarına son derece tuhaf gelebilir. Çoğu zaman duyu sistemlerimizi düzene sokmaya çalışıyoruzdur.  Çocukken kendi kendime koşturup dururdum. Merceği yakınlaştırıp uzaklaştırarak insanların yüzlerinin fotoğrafını çekerdim. İnsanların fotoğraflarını çekip gülerdim. Son derece görsel bir düşünce biçimi  tekrarlayıcı hareketler içerisinde kendimi kaybederdim. Tekrarlayıcı hareketler aynı hareketi defalarca yapmaktır. Esasen kendimizi ifade etmenin bir yoludur.  Buna ‘Tekrara dayalı uyarıcı davranışlar’ adı veriyorlar. Dil becerileri yüksek olmayan otistik bireyler, tekrarlayıcı hareketlere başvururlar. Bu onların, ‘tehlike sinyali’ vermelerinin bir yoludur. Sosyalleşme biçimleri farklıdır. Ben gerçekler vasıtasıyla sosyalleşirim. Bilgi vasıtasıyla sosyalleşirim. Diğer Otizmliler ile karşılaştığımızda birbirimizle çok fazla derinlemesine bilgiyi paylaşabiliriz. Ama nöro tipik bakış açısına göre bu anormal gelir. Dolayısıyla son yirmi yıldır verdiğimiz bu şiddetli, bu hafif savaş son derece yorucudur.

Otizm bir yolculuk olagelmiştir ve hâlâ bir yolculuk durumdadır. İnsanların önündeki bir sonraki adım, tıptaki patoloji anlatısının, otizmli insanlara neler yaptığını gerçekten anlamaktır. Bize ilişkin bakış açınızı bu tıbbi bilgiler yönlendirmiştir Son 60-70 yıldır bir mikroskopla mercek altına alınıyoruz. Ve bir topluluğa farelermiş gibi bakıyor ve onları bu şekilde inceliyorsunuz. Onları farelere dönüştürüyorsunuz. Benim de içinde olduğum Otizmli topluluğun yaşadığı da tam olarak budur.’

Peki sizin gözünüzden otizm nedir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir